Özellikle Türkiye’de kullanılan antipsikotik ilaç sayısı yılda 50 -60 milyon kutu civarında olduğunu duyunca bu yazıyı yazmamız gerektiğini düşündük.İnsanlar mutsuzluk hastalığına bu kadar kolay nasıl yakalanabilir? İnsanların doktorlara, psikologlara başvurusunda ki en büyük şikayetleri mutsuzluk olarak geçmekte. Acaba bu sayı gün geçtikçe neden artıyor? İnsanoğlu geçmişte büyük buhranlar, dünya savaşları, çaresi olmayan salgınlar, büyük depremler görmüşken, günümüz insanı temiz suyu şişeden içebiliyorken neden bu kadar mutsuz? Ya da mutsuzluk hastalığına yakalanıyor?
Mutsuzum hastalığına değinmeden önce “mutluluk” nedir? biraz incelemekte fayda var.
Mutluluk; Bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz ve sürekli biçimde sahip olunulduğunda, duyulan kıvanç olarak sözlüğe girmiş bulunmakta. Daha detaylı aradığımızda da farklı bir sonuca ulaşmıyoruz, diğer anlamlarına baktığımızda da, bir isteği ya da özlemi yeri geldiğinde duyulan kıvanç olarak geçmekte.
İlk çağlara gidildiğinde insanın ihtiyaçları, hayalleri, istekleri, özlemleri nelerden oluşuyordu? Günümüz insanlarında istekler ne durumda? Mutsuzluk hastalığı ile insanoğlu ne tür bir savaş veriyor?
Avcı toplayıcı dönemde insanların ihtiyaçları çok sınırlıydı. Ki atalarımız hakkında konuştuğumuza göre insan türünün en zekilerinden, canlılar içinde üretebilen tek türden bahsediyoruz.
İhtiyaçları, avlanma ve kendilerini korumak için ürettikleri aletler dışında yoktu diyebiliriz. En azından yapılan kazı çalışmalarında aksine rastlanmadı. Gerekli yiyeceğine, temiz suyuna, çevreden korunabilecek sığınma alanına sahip bir insanın mutsuz olması o dönem için biraz garip kaçabilirdi. Çünkü onların tek bir amacı vardı, YAŞAMAK.
Tarım Döneminde durum biraz değişti.
Tarım dönemine gittiğimiz de insanlarda oldukça farklı değişimler başladı. Kültürleri, ihtiyaçları, uyku saatleri, çalışma saatleri ve benzeri her sosyal durum tamamen değişti diyebiliriz. Tabi bu değişimlerde mutsuzluk hastalığı henüz hayatımıza girmemişti. İnsanoğlu tarıma başladığında inanılmaz bir iş yükü artışı oldu. Bu sorun devamında nüfus artışını getirdi. Tarım döneminden bu yana insanlar gün doğumuyla çalışmaya başlayıp gün batımı ile işlerini tamamlıyorlar. Avcı toplayıcıların yarım saat uğraşarak ulaştığı bir besine tarım döneminde insan ortalama 3 4 saat kadar uğraşarak ulaşır duruma gelmişti. İnsanın ihtiyacı da hayata karşı verdiği emeği de artmış oldu. Yine aynı YAŞAMA amacını güden insan yarını düşünür olmuş, hayattan beklentileri onu kontrol etmeye çalıştıkça daha da artmıştı.
Günümüzde tek renk, doyumsuz bir arzu olduk.
O günlerden bugünlere insanoğlunun ihtiyaç listesi büyüdü de büyüdü. Günümüzde bir insan beklentilerini hesaba katınca mutlu olabilmesi imkansız hale geldi diyebiliriz. Hayatta “kendin ol”, “kendini sev”, “hayalindeki işte çalış”, “istediklerine sahip ol” diye empoze edilen her slogan insan beyninin bir yerinde kayıtlı ve asla gerçekleştirilemeyeceği anlaşılacağı günü bekler vaziyette duruyor.
Oysa hayat “HAYATTA KALMAK” dan nerelere geldi bir düşünmek lazım. İnsanoğlu yeni yüzyılda daha doyumsuz yaşar oldu.
Filmin ismini vermemize gerek yok, hemen hatırlayacaksınız.
Kültürümüz hepimizi aynı yaptı. artık kimse gerçek anlamda beyaz ya da siyah, zengin ya da yoksul değil. Hepimiz aynı şeyi istiyoruz. teker teker, hiçbirimiz hiçbir şey değiliz.
Sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz!
Evet insanoğlu her şeyi, hep beraber ister oldu. İhtiyaçlarımıza her gün bir yenisi, beklenti listemize her an bir madde daha eklenir oldu. İnsanlar benliğinde bir güç gizli olduğunu, farklı olduğunu unuttu. Medya boyundurluğuna girip, her üretilen saçma ürüne sahip olmak ister oldu. Raf kitaplarında sunulanı okuyup, vitrin mankenlerinin kıyafetlerini almaları gerektiğine inanır oldu. Instagram da bir fenomenin yarattığı furyaya katılıp herkesle aynı hikayeyi yaratır oldu. Amaç YAŞAMAKdan, YAŞAYABİLMEKden nerelere geldi.
Adına modern dediğimiz yeni dünyada, insanoğlunun en büyük problemi Mutsuzluk Hastalığı oldu. Bunun nedeni ise beklentilerin, ihtiyaçların insanın erişemeyeceği kadar çoğalması diyebiliriz. İnsan oğlunun ideal benliği ile gerçek benliği arasındaki fark hesaplanması lüzumsuz bir hal aldı.
Kaynakça :
http://www.milliyet.com.tr/gundem/10-kisiden-1-i-ilac-kullaniyor-2419359
Hayvanlardan Tanrılara – Sapiens , Yuval Noah Harar
Ayrıca günümüzde bir başka sorun Çevrimiçi Oyun Bağımlılığı https://www.egitimpsikoloji.com/cevrimici-oyun-bagimliligi-anne-babalarin-sucu-mu-bagimlilara-ruhsal-hasta-diyebilir-miyiz/
3 Yorum